18 Temmuz 2012 Çarşamba

SESLİ DEFTER: FATİH ERKOÇ: "Gençler caza daha yakın"

SESLİ DEFTER

Sevgican YAĞCI AKSEL



sevgicanyagci@gmail.com


‘Gençler caza daha yakın’

Besteci, yorumcu ve birçok enstrüman çalan Fatih Erkoç, özellikle trombonuyla caz müziğinde dünya çapında bir yeteneğe sahip olduğu bilinen bir müzisyen. Yeteneği, farklı müzik türlerindeki üretkenliği ve mütevazı kişiliği ile her kesimden dinleyicinin hayranlığını kazanan sanatçı, göz önünde olmaktan çok denizde teknesiyle özgürlüğü kovalamayı seviyor. Elli yıldır müzikle uğraşan Erkoç, son albümü Babamdan Mirasile Türk sanat müziği sevenlerin de beğenisini topladı. Albüm sanatçının yorumu kadar, seçtiği eserler, sazlar ve vokallerin yüksek performansıyla da dikkat çekiyor.





  • “Babamdan Miras” adıyla bile çok şey anlatıyor. Babanız Udi Hasan Erkoça ithaf etmişsiniz... Babanızdan ve o günlerden söz eder misiniz, neler çalınırdı evde?
    Babam Hasan Erkoç bir ud sanatçısı idi. Evde onun birçok taş plağı vardı. Hepsi de Türk sanat mûsikîsinin (TSM) harikulade eserlerini içeren taş plaklar. Ben o plakları dinleyerek ve babamın bana 3-4 yaşlarımdayken hediye ettiği kemanla onları taklit ederek büyüdüm. İlkokuldan sonra İstanbul Belediye Konservatuvarı’na girene dek böyle devam etti. Tabii ki kemanı biraz ilerlettikten sonra babamla birlikte bazı eserleri çalardık. Evde bu sözünü ettiğim taş plaklardan ve benim gıygıyımdan başka bir de dayım Sami Kesim’in arada bize ziyarete geldiğinde söylediği eski TSM eserleri dinlenirdi. Bazen de babamın talebeleri ile yaptığı dersler...


  • Doğan Hızlan yorumculuğunuz için seneler önce “Hançeresinde Türk müziğinin lezzetini taşıyor” diye yazmıştı. Etkileyici bir ifade...
    Öncelikle, çok saygıdeğer Doğan Hızlan beyefendiye bir kez daha teşekkürü bir borç bilirim. Ben, hangi tarz müzik yorumlanacaksa, o tarzın gerektirdiği duyguyu karşıya yansıtmanın gerektiğine inanırım. TSM’de de öyle. Ancak bazı pop şarkıcıları bu eserleri pop gibi yorumluyorlar. Bu müzikler bizim öz müziklerimiz, bunların gelecek kuşaklara doğru bir şekilde aktarılması gerekir. Babamdan Miras’ın zamanlaması biraz geç oldu ama sonunda oldu ya, olsun ben mutluyum.


  • Albümü hazırlarken nelere özendiniz? İyi bir TSM albümünü kaliteli kılan nedir?
    Öncelikle gerekli olan şey, tüm albümlerde dinleyicinin bir içtenlik bulmasıdır. Bu albümün makamsal olarak bir bütünlüğe sahip olmasına özen gösterdim. Bir de saz arkadaşlarımın TSM’yi en doğru icra eden müzisyenlerden olmasına elbette... Ayrıca, eserlerin notalarının en doğru olanlarını bulup, onların doğruluklarını onayladıktan sonra kayıtlara başladım. İyi bir TSM albümünü kaliteli kılan şey, abartıya kaçmadan, eserlerin doğru bir şekilde yorumlanması ve kayıt edilmesidir kanımca.


  • Pop müzikteki başarınıza rağmen en sevdiğiniz müzik türü olarak tanımladığınız cazdan hiç vazgeçmediniz. Nedir bu cazın cazibesi?
    Caz bir insanı en özgür kılan müzik türüdür. Başka hiçbir müzikte, caz müziğinde var olan doğaçlama yoktur. Halk için anlaşılması pek kolay olmayan bir sanat dalı olduğundan, diğer bazı basit müzikler kadar revaçta değil caz. Ancak, klasik Batı müziğinde olduğu gibi, caz da insanların niteliklerini geliştirebilecek olan bir müziktir. Bence bütün müzisyenler caz çalabilmelidirler... Umarım bir gün bu hayalim gerçek olur.

  • Eskiden gençler caz müziğine daha yakınmış sanki. Doğru mu?
    Ben öyle düşünmüyorum... Bugünkü gençler, eskisinden daha yakınlar caz. Çok iyi çalan birçok genç caz müzisyeni var şimdi. Bütün dünya avuçlarında. Her iyi müzisyeni dinleyebiliyorlar ve iyi cazcı oluyorlar. Ancak cazı bilmeyenlere sevdirmek gerekir. Yakında Bursa’da bir müzik okulu açacağım, kısmetse eylülde, bu okuldaki öğrencilere, cazın önemini anlatıp, onların da caz çalabilen müzisyenler olmalarını sağlamaya çalışacağım.


  • Türk müziğiyle cazı harmanlamak Nasıl bakıyorsunuz bu tür denemelere?
    Tabii ki ikisi farklı şeyler. Hem otantik olarak kalmalılar, hem de sözünü ettiğiniz denemeler olmalı. Örneğin benim de öyle bir projem var. Ud ile çalmayı planladığım bestelerim var. İçinde caz nosyonlarının da olduğu, doğaçlamaya ve virtüözlüğe yönelik bir çalışma.


  • Bir denizsevere zor soru: Fatih Erkoç Ankarayı nasıl bilir?
    Ankara’nın benim yaşamımdaki yeri çok önemlidir. Gerçek caz çalmaya Ankara’da askerliğimi yaparken, rahmetli Erol Pekcan, rahmetli Kudret Öztoprak, Nejat Cendeli ve sevgili Tuna Ötenel ile başladım. Onlar benim öğretmenlerimdir. O zamanlar (1973-75) Ankara çok sanatsal bir şehirdi. Hem askerlik, hem para kazanmak ve hem de caz çalıp söylemek... Bir müzisyen daha ne ister? Ama bir de şu gerçek vardır malesef: Ankaranın nesi güzeldir?sorusuna yanıt olarak İstanbula geri dönüşüderler. Yanlış, İstanbul yerine Bodrum olabilir.

  • 18 Temmuz 2012
    Cumhuriyet Ankara eki