1 Kasım 2012 Perşembe

SESLİ DEFTER/BÜLENT ORTAÇGİL: "DEVRİMİ İÇSELLEŞTİREMEDİK"

Bülent Ortaçgil:
Devrimi içselleştiremedik





Bülent Ortaçgil müzikte 40 yılı geride bıraktı. Bu süre boyunca Türkiyenin tarihi belki de defalarca baştan yazıldı. Ortaçgil tarihimize yalnızca tanıklık etmedi; müziğiyle orada kendisine kalıcı bir yer de açtı. Bülent Ortaçgille müzikten siyasete yaşam serüvenini ve bu serüvenin sahne arkası olarak da 89 yaşındaki Cumhuriyetimizi konuştuk.
  • Rotanız denize doğru ama biz hareket durağından, Ankaradan başlasak? Ankara benim için belli bir yaşa kadar son derece önemli. Orada doğdum, ilkokul 3e kadar Anafartalar İlkokulu’nda okudum. Çocukluğum Ulusta geçti. Üç katlı kâgir bir evde. O evdeki tahtaboş daha sonra Değirmenler'de kullanılmıştır. Dedem suyun öte tarafından gelmedir. Sanıyorum Balkan Savaşı sırasında yer değiştirme ile gelmiş ve bu ev tahsis edilmiş. Üst katta anneannemle dedem, orta katta biz, alt katta akrabalar, taşlıktaki müştemilatta dedemin kız kardeşi otururdu. Anlaşılan bir arada yaşamak aileyi koruma mekanizmasıydı.

  • Nasıl ayrıldınız Ankaradan? 9 yaşındayken, askeri tıp doktoru olan babamın görevi gereği ABDye gittik. 1 yıl sonra döndük. Dönüşün benim açımdan önemi Türkiyeye yapılan ilk jet seferiyle yolculuk etmekti. Giderken pervaneliyle 26 saat filan uçmuştuk. Uçak korkum ondandır. Sonra babam tayin oldu; İstanbullu olduk. Deniz giderek daha büyük bir keyif olmaya başladı. Son yıllarda hayatıma bir de Bozburun girdi.

  • Son albümünüz Sen de deniz temalı Evet her şey denizle özdeşleşiyor, deniz yoluyla anlatılıyor. Bozburun’da denizle iç içe yaşıyoruz. Nasıl tarif etsem sana; az elementli bir yaşantı, çok değişken yok, kocaman bir deniz var, çok büyük bir panoramadan ona bakıyorum. 15 kilometre öteyi görüyorum. Bozburunda hiçbir şey yapmam ama günün nasıl geçtiğini de bilmem.

  • Hiçbir şey yapmam derken ne çok şey birikmiş. Artık açıkça nasihatler bile veriyor Ortaçgil şarkıları... Nasihat verecek yaşa geldim; hayat birikimim oldu demek ki. Aslında insan yönlendiren, insan şekillendirmeyi becerebilen biri değilimdir.

  • Yönlendirme deyince müzik güçlü bir politika aracı olabiliyor. Müziğinizde politika nerede duruyor? Burası çok çözülmüş, çok berrak bir alan değil benim hayatımda. Apolitik insan olmaz. Sanatta da kafandaki dünyayı algılama özetine göre üretirsin. Ancak sanatın tamamen bir güncel politika eleştirisi ya da politik bir güç olarak kullanılması bana hiçbir zaman sevimli gelmemiştir. Bunu estetik olarak yüksek seviyede yapanlar elbette var. Ben söylemek istediklerimi kendi sözlerimle anlatmayı tercih ettim. Sosyal gerçekçiliğin dayatmalarına da inanmadım; doğru müzik tariflerine de, şartların gerektirdiği sanat lafına da. Müzikte devrimcilik notalarda aranmalı.

  • Yıllardır aynı ekiple çalıyorsunuz. Nasıl başardınız bunu? Çevrem mümkün olduğunca değişmesin isterim. Çocuklar benim arkadaşım, kardeşim ama haddinden fazla beraber olmayız. Bu başarıda benim payımı soruyorsan Türkiyedeki en demokrat insanlardan biri olmamdır.

  • Peki toplum olarak demokrasiyle aramız nasıl? Bence Türkiye bu işi çok içselleştiremedi. Devrimi yapanlar devrim öncesi koşullarda yetiştiler. İnsanlar, kendi içinde devrim yapmazsa, devrimin değiştirdiği dünyalar toplum tarafından benimsenmiyor. Geçenlerde Selahattin Duman Türkiyedeki okuma seviyesi için 1+1+1 demiş. Toplumda uçurum var. Olaylara aynı bakmak, Cumhuriyeti aynı biçimde anlamak, müziği aynı şekilde duymak mümkün değil.

  • 4+4+4 sizce bu uçuruma çare olabilir mi ?Türkiyede her şey intikam hesabına göre gerçekleştiriliyor. Bu formül de öyle. Önce siz yaptınız, şimdi biz yapacağız anlayışı keskin ve yıkıcı. Ama ayrıntılarıyla bilmiyorum. Şunu söylememe izin ver; Türkiyede herkes her işin uzmanı oldu. Ciddi bir dezenformasyon var. Herkes fikrini söylesin ama Uğur Mumcunun dediği gibi, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar” kanaat önderi olmasın. Her tepkinin karşı tepkisi de olur. Dini inancı kuvvetli olanlar taleplerinin karşılanmadığından yakındılar. Şimdi bir şekilde çoğunluktalar. Kürt hareketi de böyle. Başka dile, kültüre sahip insanları yok saymanın acısını çekiyoruz. Yine de şunu çok iyi anlamak lazım. Cumhuriyet kurulmasaydı bölünmüş, işgal edilmiş hayatlar yaşıyor olacaktık. İnsanı dünya seviyesinde düşünmeye, bilim yapmaya, estetik kurmaya taşıyan Cumhuriyettir ve insanlar bazı şeylerin değerini onu kaybedince anlar.



    Bülent Ortaçgil'in son albümü Sen'den, Sen Sorumlusun...
     


  • Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder