SESLİ DEFTER
Sevgican YAĞCI AKSEL
sevgicanyagci@gmail.com
‘Ortam bizi bir yere itmeye başladığı zaman direnç gösteriyoruz’
Birkaç ay önce çıkardıkları yeni albümleri Hayat Kaçık Bir Uykudur ile müzikleri kadar cesur söylemleriyle de gündem yaratan Redd, Çankaya Kent Konseyi Gençlik Meclisi tarafından düzenlenen “Sokaklar Gençlerindir” etkinlikleri kapsamında Ankara’da konser verdi. Grup üyeleriyle müzik ve politika ilişkisi ve günümüz Türkiyesi’nde sanatçının sorumluluğu üzerine söyleştik.
· Ankara’da çok seviliyorsunuz.
Siz nasıl buldunuz Ankara’yı?
Doğan Duru: Ankara dinleyicisini seviyoruz. Ankara çalmaktan
keyif aldığımız yerlerden biri. Açık havada böyle bir konser vermek güzel oldu.
Bizi tanıyan, tanımayan, tesadüfen yoldan geçerken arkadaşının çekiştirdiği
insanlar bizi dinlemiş oldular. Biz de elimizden geldiğince düzgün çalmaya
çalıştık.
· Grup müziği kadar toplumsal
duyarlığıyla da öne çıkıyor. Bu misyon nasıl oluştu?
Doğan Duru: Aslında bir misyon fikriyle yola çıkmadık. Daha
tepkisiz insanlar olabilirdik ama Türkiye o koşullara sahip değil. Sanatla
uğraşan insanların biraz da duyarlılığı varsa tepki göstermeleri gerekli.
Sanatta özgürlük, sanatçı için özgürlük çok önemli bir şey ve o zayıfladıkça
biz de tepki gösteriyoruz. Grup ilk kurulduğunda oturup gündemi konuşmazdık ama
şimdi gündem o kadar çetrefilli bir şekilde özgürlüğü kıskaca almış
durumda ki, sadece müzik yaparken değil, kendi aramızda konuşurken bile
reaksiyon göstermek zorunda kalıyoruz. Herkes korktuğu için de bize yüklenen
bir misyon gibi gelişti bu süreç ama aslında biz bireyler olarak toplumsal
hayatla ilişkimizi ketlemek isteyenlere tepki gösteriyoruz.Berke Hatipoğlu: Bir de insanların o misyonu yükleyecek birilerine ihtiyacı var. Kendileri gibi düşünenleri bulmak istiyorlar. Azınlık olmaya başladık gitgide çünkü. Her gün bizleri daha kenara itmeye çalışıyorlar. Belki de herkes birbirinden güç almaya çalışıyor.
· Sanatla politikayı birbirinden
ayrı tarif edenlere de bir güzel bir yanıt bu söyledikleriniz...
Güneş Duru: Sanat düşünen insanların yaptığı bir şey.
Düşünmenin kendisi politik bir eylem zaten. Bunu birbirinden ayırmak olmaz.
Burası Kuzey Avrupa ülkesi olsaydı farklı şeyler konuşuyor olurduk belki.
· Müzik serüveninize nasıl
yansıdı Türkiye’de yaşananlar? Bir kırılma olarak mı?
Güneş Duru: Kırılma diyemeyiz buna, bir süreç daha çok. İlk
albümü yaptığımızda 2005 yılıydı, AKP’nin 1. dönemiydi, özgürlükleri
beraberinde getirecek bir parti vaadiyle oradaydı. O zaman da sorunlar
vardı ama şimdiki kadar değil. Odaklandığımız şey müzikti, albüm yapmaktı.
2006’da yine Türkiye resminde bir değişik yokken, daha soyut ve ironik bir
kıpırdanma oldu. Sonrasında zaten askere gittik. 2007 senesinde askerden
döndükten sonra 21’i yaptık. Orada işte AKP’nin 2. dönemi başladı ve parti,
tabanını ve cemaati mutlu etmek için adımlar attı. O adımlar özgürlükleri
törpüleyen şeylerdi. Biz de sessiz kalmadık. 3 yıl geçti aradan bu albümü
yaptık, arkada da AKP’nin 3. dönemi var, hepimizin bildiği referandum süreci,
“yetmez ama evet”ler… İşte bu süreçte sadece rövanş duygusu değil, bütün
muhaliflere yönelen bir tutum ortaya çıktı.
· Siz korkmuyor musunuz
muhaliflere yönelen bu tutumdan, müzik endüstrisinin sizi dışlamasından?
Berke Hatipoğlu: 1996-97’de birlikte çalmaya başladık,
enteresan bir şeye tanıklık ettik, canlı müzik yapan gruplar birbirine benzer
bir hal alıp aynı repertuvarı çalmaya başladılar. Yalnız o repertuvarla iş
bulur hale geldiniz. Biz o dönemde kendimizi bu furyaya kaptırmamak için
pazartesi-salı günleri, kimsenin çalmadığı şarkıları çalan bir grup olduk.
Biraz dışına itildik evet. Bir bar grubu olarak popüler olmadık. Sonra iş DJ
müziğine kayınca Taksim’e de küstük, 2-3 yıl bir yerde çalmadık. O zamanlar bir
rock grubunun kendi şarkılarıyla albüm çıkarma olasılığı yüzde 20 filanken bu
mümkün oldu ama. Hepimizin ortak kişisel özelliği sanırım, biraz inatçıyız.
Ortam bizi bir yere itmeye başladığı zaman direnç gösteriyoruz. Aslında rock
müziğinin doğasında protest bir yan vardır ama Türkiye’deki rock grupları
genelde ticari kurumların tavrına daha ortaklar.
· Albümleriniz internetten de
dinleniyor. Tercih mi bu?
İlke Hatipoğlu: O bizden bağımsız gelişiyor, yapımcı
denen bir faktör var. Müziğinizin nasıl dağılacağını, dijital olarak nasıl
satılacağını yapımcı ve sektör belirliyor. Plastik CD’nin ortadan kalkacağını
söylüyorlar mesela. Yani pek sanatçının inisiyatifinde olmayan konular.
Endüstrinin durumu karışık. Sponsorlar önemli faktörler. Onlar sayesinde
konserler, albümler olabiliyor, klipler çekilebiliyor. Sanatçı hakları
açısındansa meslek birliklerinin daha etkin olması gerekiyor ama kendi
varlığından memnun olan insanlar, değişiklik yapmaktan da kaçınıyorlar. Tadımlık REDD
Cumhuriyet Ankara eki, 8 Ağustos 2012
En kısa zamanda konser koşuşturmalarının başlamasını umuyoruz artık .. özledik ..
YanıtlaSil