1 Aralık 2011 Perşembe

Hayatımdaki Üç Attila (1) ATTİLA ABİYİ UĞURLARKEN...

Yılmaz Gülen’i “Attila Abi”mizi uğurlarken…
1930 doğumlu bir delikanlıydı.. Ak saçlı, çok güzel gülen, insana değer veren… Öyle içten dinlerdi ki konuşanı, öyle içten yanıtlardı ki soruları… Çetinceviz bir tartışmacıydı.. Temiz yürekli, zarif, yumuşacık ama dimdik bir kahramandı …

Yurdundan uzakta yaşadı, yaşlandı ve aramızdan ayrıldı… Yurduna duyduğu sevgi uğruna…


Dile kolay elli yıllı aşan bir maceradır Türkiye’den kopuşu ve göçmenlik günleri.. Budapeşte, bu yolcuğun son durağıydı. Gün Benderli’nin Su Başında Durmuşuz kitabından o çetrefilli yolların, “yılmaz” serüvencilerinin yaşamını bir çoğumuzun okuduğunu biliyorum. Kitapta da anıları aktarılan, koca bir tarihin tanıklarından, baş kahramanlarındandı Attila ağabeyimiz..

Attila Ağabey Macarca’dan edebi, siyasi ve tarihi bir çok eser çevirdi. 1954’ten itibaren Macaristan’da yaşamaya başladı, Macar Radyosunun Türkçe yayınlar biriminde çalıştı ve o birimden emekli oldu. Çevirmenliğin yanı sıra ELTE üniversitesinde de öğretim görevlisi olarak dersler verdi. Macarca Türkçe Büyük Sözlüğün yazarlarından biriydi ve bu sözlüğün Macarca ile ilgili çalışanlar için anlamı ifade edilemez değerdedir.

Çok özledim onu, daha üç gün oldu, Mayıs’ta buluşacaktık İstanbul’da, Budapeşte'deki gibi kahvemizi yudumlayıp hasret giderecektik, olmadı.
Bu kez buluşmamız başka bahara kaldı…

O bahar gelene kadar,
Attila ağabeyi tanıyan herkes gibi ben de, çalışırken, düşünürken, kederlenirken, güzel yemekleri, lezzetli şarapları yudumlarken, sabah kahvemi içerken, hep onu düşüneceğim..

Yoluma Attila Ağabey gibi bir insan olabilmek çabasıyla devam edeceğim. Dünyayı değiştirme özlemine ve çabasına sahip çıkarak...

başta Gün Benderli’ye, kızına, Can'a, Gül'e, torunlara, dostlarına, Edit Hocama, Tarık Demirkan'a, Arif'e...okurlarına, onsuz eksildiğini duyumsayan herkese sabır diliyorum…. Budapeşte'yi güzel ve değerli kıldı varlığı...

Onu tanımamış olanlara, buruk bir merhaba olsun bu mektup… özellikle Hungaroloji öğrencisi dostlar bu adı iyi öğrensin, unutmasın...

Can Togay'dan, Işık Tren ve Köpek şiirinden bir bölümle biteyim mektubu...

"...
Yollar açılır içimde, binlerle onbinlerle,
inadına zamanın, her türlü tasarının, niyetin ve olasının inadına.
İnadına inanılmaz ve tasavvur edilemezin,
düşlenenin, yaşananın.
İmkânsız, imkânlı, ulaşılır, ulaşılmaz olanın.

Kısacası ilâhi bir ilham gelmişçesine
bir başka sayfaya geçiyorum.
Yerini değiştirince kişi
başka olur ya geleceği geçmişi.
Ama adımı vermiyorum.
..."
Can Togay
Çev. Gün Benderli...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder